Mitokondrilerle ilgili edinilen bilgi arttıkça bu küçük organelin yaşlanma ve metabolik hastalıklar gibi birbiriyle çok da alakalı görülmeyen süreçler üzerindeki etkileri bilim adamlarını şaşırtmaya devam ediyor.
Kritik hastalık geçiren bir çok kişide iyileşme sonrası fiziksel aktivitelerde gerileme hatta sakatlık çok yaygın görülen bir durum. Son yıllarda yapılan çalışmalar bunun sorumlusunun mitokondrilerdeki işlev bozukluğu olduğunu gösteriyor. Yoğun bakımdan çıkan hastaların beş yıl sonra bile akciğerlerinde hasar, kas zayifligi ve egzersiz yaparken zorlanma gibi şikayetleri olduğu görülüyor. Fiziksel kısıtlamaların yanında, bir çok hasta sosyal izolasyon, cinsel yetersizlik, anksiyete ve depresyondan şikayetçi.
Bunun en önemli nedeni yoğun bakim suresince hastaların kas kütlesinde ve fonksiyonunda kayıp yasaması. Kas kütlesini geri kazanmaya yönelik egzersiz ve yoğun protein içerikli beslenme programı uygulansa da yapılan araştırmalar bunun yetersiz olduğunu gösteriyor. Çünkü yeni çalışmalar asil kritik faktörün mitokondrilerin işlevini olması gerektiği gibi yerine getiremediği yani bu hastaların hücrelerinde yeterince hücrenin enerji metabolizması için gerekli olan ATP molekülünün üretilmediğini gösteriyor. Mitokondri hasarının en önemli nedeni oksidatif stres ancak normal şartlarda reaktif oksijen türevleri üretimi ve yıkımı arasında şahane bir denge var. Bu dengenin bozulması bazı hücre içi sinyal yollarının aktive olarak mitokondri zarları, enzimleri ve DNA’sında geri dönülmez hasarlara neden olabiliyor.
Mitokondrilerin optimal düzeyde çalışabilmesi ve enerji metabolizmasında kofaktor ve/veya antioksidan olarak kullanması için bazı mikro-besinlere ihtiyaç duyuluyor.
Bu çalışma sağlıklı ya da kritik hastalık süreçlerinden gecen kişilerin beslenmelerinde B vitaminleri, askorbik asit, E vitamini, selenyum, çinko, koenzim Q10, kafein, melatonin, karnitin, taurin, lipoik asit, nitrat ve resveratrolun mitokondriyel faaliyetlerini optimal seviyelerde tutmada ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Çeviri: Sirin Arda
Kaynak: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30201141/
Ek okuma: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23562075/