Yaşamda bir şey için yeteneğimiz olduğunu, fakat bu yeteneğin kazanılması gerektiğini bilmeliyiz. Yaşamdaki hiçbir şey korkulmak için değildir; her şey yalnızca anlaşılmak içindir. Şimdi daha fazla anlamanın zamanı, ki daha az korkalım*
Marie Curie
Stres, insan olmanın parçası olan, yaşamsal, fakat yönetilebilir bir olgu. Stresin varlığı kaçınılmazken, kadim bilgilerin uzun zaman önce şematize etmiş olduğu pek çok teknik modern bilimin gözlüğünde güncellenerek, yeniden çerçeveleniyor.
Dr. Caroline Leaf’in Neurocycle tekniği, zihinsel stresi azaltmak üzere geliştirilen metodları öncülleyen araştırmalardan. Leaf’in yarattığı Mind-Management sistemi, stresin DNA boyutlarındaki etkilerini ve zihin yönetiminin şimdiye kadar bilinmeyen inceliklerini ortaya koyuyor. Genel hatlarıyla stres altındaki kişilerden oluşan iki grup ele alınarak gruplardan birinden Dr Leaf’in geliştirdiği Neurocycle tekniğini uygulamaları isteniyor ve sonuçlar gözleniyor.
Dr. Leaf’in araştırmalarının zihin yönetimi ve strese dair ortaya koyduğu bazı bulgular şöyle:
Stresi tetikleyen faktörler beyin kimyasını değiştirir. Bu durum en az iki nesil boyunca aktarılabilir. Buna epigenetik deniyor.
Kişisel dönüşüm zihin yönetim tekniklerinin kullanımını ve dolayısıyla yeni alışkanlıklar yaratmak adına nöral yolakların inşasını gerektirir.
Pek çok araştırma düşüncelerin ve duyguların bastırılmasının zihinsel sıkıntıya sebep olduğunu ortaya koyuyor. Bu durumun DNA’daki Telomer boylarında kısalmaya neden olduğu ve bunun erken yaşlanma ile ilişkilendirildiği artık biliniyor.
Yeni düşüncelerin oluşması 21 günde tamamlanır, bu düşüncelerin alışkanlığa oluşması ise 63 gün sürer.
Pek çok şey yapmanıza rağmen halen endişeli ya da depresif hissediyorsanız kendinize dair yapabileceğiniz üç şey; yaşadığınız problemin farkında olmak, kabul etmek ve yaşadığınız durumun sizdeki yansımasına sahip çıkmak, yani bir anlamda konu ile ilgili deneyiminize sahip çıkmak. Sadece bu üç tavrın bir araya gelmesi beyin fonksiyonlarınızı optimize eder ve beyin içi bir uyum yaratır. Bu yaklaşım berrak düşünmeyi ve durum ne ise onunla bir şekilde ilgilenmeyi kolaylaştırır.
Kontrolsüz ve toksik düşünce örüntüleri bedende ve beyinde düşük dereceli enflamasyon oluşturma potansiyeli barındırır. Bu tarz düşünce patternleri, bedendeki kortizol seviyesini, hormonları, enflamatuar faktörleri, beynin fonksiyonelliğini ve hatta DNA’daki telomer uzunluklarını etkileyebilir. Düşünce yaşamlarını yönetme becerisi kazanmak için bilinçsiz zihni akort etmeye, beyni “detoks” ve “inşa” etmeyi öğrenmiş olan insanlar, yaşamın iniş ve çıkışlarında yollarını bulmak konusunda daha iyidirler. Çünkü yönetime dair bir kabiliyetleri gelişmiştir, bu da o kişiye umudu hissettirir.
Deneyde uygulanan program sonucunda katılımcıların, kan değerleri, beyin fonksiyonları, hücresel sağlıkları ve psikolojileri, başlıklarının tamamında ilerleme kaydedilmiştir.
Sonuçlar, sistematik bir programı 9 hafta uyguladıktan sonra görünür olmuştur, Dr. Leaf bu sürenin yapılan hemen her pratik için geçerli olduğunu söylüyor. Katılımcıların her birinin birimsel yaşantılarında deneyimledikleri problemler birbirinden bir hayli farklı olsa da tüm katılımcılarda ilerleme kaydedilmiştir.
Bu çalışma beyin, beden ve hücresel düzeydeki sağlığın hepsini içeren bir kapsamda oluşu sebebiyle de kendi alanında öncü olarak nitelendirilebilir. Aynı zamanda Dr Leaf’in çalışması, bireysel pratiklerin kompleksitesinden bağımsız olarak hangi kombinasyonda bir araya getirildiğinin ve uygulandığı sürenin ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyor.
Kaynak: Dr. Caroline Leaf, Cleaning Up Your Mental Mess
Marie Curie’nin sözü: Our Precarious Habitat (1973) Melvin A. Benarde
Editör: Burcu Tuncel